Page 18 - FarmaNed 31
P. 18
FAKÜLTE
“Ölçülen şey uygulanır ve iyiye gider” prensibi ışığında önce-
likle ülkemizdeki mevcut sağlık okuryazarlığı durumunun belir-
lenmesi gerekmektedir. Bu ölçümlerin yapılabilmesi için Sağlık
Bakanlığı’nın koordinasyonunda hazırlanan Türkiye Sağlık Okur-
yazarlığı Ölçeği-32 (TSOY-32), validasyonu yapılmış çok değerli
bir ölçektir. Bu ölçek kullanılarak yapılan bir çalışmada Türki-
ye’de toplumun %70’inin sağlık okuryazarlık seviyesinin sorunlu
ve yetersiz olduğu tespit edilmiştir.
Sağlık okuryazarlığının artırılması konusunda; başta sağlık pro-
fesyonelleri ile Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları olmak üzere,
medyaya da önemli görevler düşmektedir. Halkın kanıta dayalı
sağlık verilerine erişiminin kolaylaştırılması ve bu veriyi anlama-
sına engel olan bilgi ve beceri eksikliklerinin giderilmesi hızla
sağlanabilir. Bu kapsamda; Vikipedi benzeri bir yaklaşımla “Türk-
çe Sade Dilli Tıp Sözlüğü” yazılması, ilaç kullanım talimatlarının
standartlaştırılması, eğitimin demografik alt gruplara uygun ola-
rak verilmesi, aile sağlığı merkezleri ve eczanelerin “Yaşam Boyu
Sağlık Okuryazarlığı Okulları” olarak yeniden inşası gibi uygula-
malar yapılabilir. Halkın doğru bilgiye ulaşma hakkının korun-
ması için de bilgi kirliliklerine izin verilmemelidir.
Yeni geliştirilecek reçetesiz ilaçlar için geleneksel tıp çok önemli
Türkiye’de ve dünyada sağlık ürünleri ve reçetesiz ilaçların bir kaynaktır. Zira geleneksel tıpta kullanılan formülasyonların
durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? modern ve bilimsel anlamda ilaç olma potansiyeli %10’dan bü-
Sağlık ürünleri ve reçetesiz ilaçların mutlaka kanıta dayalı tıp ve yüktür. Ülkemiz için Japon Kampo tıbbının modern uygulama-
kanıta dayalı eczacılık ilkelerine göre kullanılması gerekir. Tavsi- ları örnek alınabilir.
ye için MedlinePLus gibi kanıta dayalı veri tabanları kaynak ola- Anadolu çok sayıda uygarlığı barındırmış ve köprü konumu ne-
rak kullanılmalıdır. Bu ürünlerin tamamının ilaç kalitesinde üre- deniyle çok geniş bir alandaki geleneksel ve halk tıbbı uygula-
tilmesi ve sonrasında farmakovijilans çalışmaları ile etkililikleri malarını buluşturmuştur. İbn-i Sina, Galen ve Dioscorides gibi
ve güvenlilikleri gösterilenlerin ilaç statüsüne geçirilmesi, “milli tıbbın devlerine ev sahipliği yapmış olan ülkemiz çok zengin bir
ilaç” geliştirilmesi çalışmalarına da katkı sağlayabilir. Kanıta da- geleneksel ve halk tıbbı birikimine sahiptir. Ülkemizin sahip ol-
yalı çalışmalarda plasebodan daha etkili bulunmayan homeo- duğu bu çok değerli mirası günümüzde değerlendirmemesinin
pati ürünleri için de yerli üretim zorunluluğu getirilebilir.
sebepleri üzerinde çok iyi düşünmek gerekir.
Türkiye’de geleneksel tıptan kopuş 1839 gibi çok eski bir tarihte
başlamıştır. Üretilecek ilaçlar/takviyeler -“ecza/deva”- için kaynak
olarak kullanılmak üzere, bu tarihten önce yazılmış tıbbi metin-
lerin çok doğru tercüme edilmesi gerekmektedir. Metinlerdeki
formülasyonlar üretilirken; arkeo-eczacılık prensiplerine uygun
şekilde orijinal tarife tam olarak uyulması esastır. Bu formülas-
yonlar en yüksek kalite standartlarında üretilmelidir. Üretim son-
rası, en yüksek kanıt değerine sahip klinik çalışmalarla etkin olup
olmadıkları test edilmelidir. Etkin olduğu tespit edilenler modern
tıp sistemine entegre edilebilirler. Bu yaklaşım yerli ve milli ilaç
üretme hedeflerine de çok güçlü hizmet edebilecektir.
Türkiye’de geleneksel tıp sisteminin ve halk tıbbının sağlık sis-
temine entegrasyonu, birçok alandaki bilimsel ve teknolojik
gelişimi de tetikleyecek ve önemli ekonomik katkıları olacaktır.
Entegrasyonun önündeki engelleri aşmanın tek ve en etkin yolu
sürecin tamamında bilimsel kanıta dayalılık prensiplerinin kulla-
nılması olacaktır.
16